Author: | Ahmet Oktay | ISBN: | 2789788611553 |
Publisher: | Doğan Kitap | Publication: | January 1, 2001 |
Imprint: | Language: | Turkish |
Author: | Ahmet Oktay |
ISBN: | 2789788611553 |
Publisher: | Doğan Kitap |
Publication: | January 1, 2001 |
Imprint: | |
Language: | Turkish |
Ahmet Oktay’ı yanı başımızda gibi hatırlatacak bir kitap Gizli Çekmece…
Ahmet Oktay’ı saygıyla anıyoruz…
Şair, gazeteci, Ahmet Oktay Gizli Çekmece’de bugün artık örneğine rastlanmayacak bir dönemin hikâyesini anlatıyor. 1950’li yılların Ankarası’ndan 60’lı yılların İstanbulu’nun bohem hayatına, oradan darbeli günlere, 80’lerin basın camiasına götürüyor okuru. Sanat ve edebiyat dünyamızın tanınmış isimlerine resmigeçit yaptırıyor adeta…
Ahmet Oktay kitabın önsözünde, “Okur bu kitapta, bir yerden sonra ‘rahmetli’ sözcüğünün kullanılmadığını fark edecektir. Metnin, bir ‘mezarlıktan’ geçiliyormuş izlenimini vermemesini istedim. Herkes yaşıyormuş gibi varsayılsın istedim. Ölmüşleri, yanı başımızdaymış gibi anımsayalım” diyor.
Güzel akşamlardı. Öyle, içten bir oba oluşturmuştuk.
Şimdi Tülay Tura’yla andığımız o akşamlar, bazan Leylâ Erbil’in evinde, bazan Ahmet Oktay’larda, Koço’da, Yakup’ta, Yedikule’deki Safa’da… Yalnızca edebiyat mı konuşurduk? Çokça edebiyat, ama resimden de, sinemadan, müzikten de. Kimileyin masa başı çekiştirmeleri, gerçi hep sevecenlikle noktalanan. Şimdi hepsi birer hüzün.
-Selim İleri-
(Tanıtım Bülteninden)
Ahmet Oktay’ı yanı başımızda gibi hatırlatacak bir kitap Gizli Çekmece…
Ahmet Oktay’ı saygıyla anıyoruz…
Şair, gazeteci, Ahmet Oktay Gizli Çekmece’de bugün artık örneğine rastlanmayacak bir dönemin hikâyesini anlatıyor. 1950’li yılların Ankarası’ndan 60’lı yılların İstanbulu’nun bohem hayatına, oradan darbeli günlere, 80’lerin basın camiasına götürüyor okuru. Sanat ve edebiyat dünyamızın tanınmış isimlerine resmigeçit yaptırıyor adeta…
Ahmet Oktay kitabın önsözünde, “Okur bu kitapta, bir yerden sonra ‘rahmetli’ sözcüğünün kullanılmadığını fark edecektir. Metnin, bir ‘mezarlıktan’ geçiliyormuş izlenimini vermemesini istedim. Herkes yaşıyormuş gibi varsayılsın istedim. Ölmüşleri, yanı başımızdaymış gibi anımsayalım” diyor.
Güzel akşamlardı. Öyle, içten bir oba oluşturmuştuk.
Şimdi Tülay Tura’yla andığımız o akşamlar, bazan Leylâ Erbil’in evinde, bazan Ahmet Oktay’larda, Koço’da, Yakup’ta, Yedikule’deki Safa’da… Yalnızca edebiyat mı konuşurduk? Çokça edebiyat, ama resimden de, sinemadan, müzikten de. Kimileyin masa başı çekiştirmeleri, gerçi hep sevecenlikle noktalanan. Şimdi hepsi birer hüzün.
-Selim İleri-
(Tanıtım Bülteninden)