Author: | Esma Koç | ISBN: | 1230002975870 |
Publisher: | Kobo Writing Life | Publication: | January 3, 2010 |
Imprint: | Language: | Turkish |
Author: | Esma Koç |
ISBN: | 1230002975870 |
Publisher: | Kobo Writing Life |
Publication: | January 3, 2010 |
Imprint: | |
Language: | Turkish |
Deniz bir gün bir delikanlıyla karşılaşır. Delikanlı ona adının Yaosh-hi olduğunu, Gampolja diye bir yerden geldiğini, Gampolja’nın tehlikede olduğunu ve Gampolja’yı sadece Deniz’in de içinde bulunduğu Saybırfonikslerin kurtarabileceğini söyler. Deniz bir müddet Yaosh-hi’ye inanmaz ama oradaki zulmü durdurmak için Saybırfonikslerden biri olup Gampolja’yı kurtarmaya karar verir. Böylece Yaosh-hi’yle diğer Saybırfoniksleri aramaya başlarlar.
—Saybırfonikslerin geldiğini duydunuz mu? dedi Reyramon yemeğini yerken.
—Evet. Ama İmparatorun bu haberi nasıl aldığını bilmiyorum, dedi Deniz istifini bozmadan. Çiğdem endişeyle Deniz’e baktı.
—İmparator’un o bilgiyi nereden öğrendiği sır gibi tutuluyor. O yüzden biz de bilmiyoruz. Ama gerçek şu ki Saybırfoniksler gelmişler. İmparator Zeyrani her yerde onları aratıyor. Saybırfoniksleri bulduklarında onları öldürtecek.
—En doğrusu bu. Aksi halde İmparator Zeyrani’ye olacakları düşünsenize bir. Onları bulmalıyız ama ne yazık ki onların neye benzediğini bile bilmiyoruz, dedi Mania.
—Saybırfoniksler İmparator Zeyrani’ye ne yapabilirler ki? dedi Deniz küçümseyerek.
—Ne mi? Efsaneyi bilmiyor musunuz yoksa? dedi Reyramon hayretle.
—Saybırfoniksleri duymuştum. Ama detayları bilmiyorum, dedi Deniz.
—Onları bulup öldürme görevi bize de verildi. Bu yüzden detayları bilmek bize yardımcı olabilir, dedi Çiğdem hemen.
—Efsaneyi anlatan taş yazıt buralarda bir yerlerde. İsterseniz oraya gidelim, dedi Reyramon.
—Olur, dedi Deniz. Hepsi de yemeklerini yedikten sonra Reyramon ve Mania’yla birlikte dağlara doğru yol aldılar. Dağın içlerine geldiklerinde yıkık dökük taşların bulunduğu alanda durdular. Reyramon taşlardan birine yaklaştı. Deniz ve Çiğdem de taşlara baktılar. Taşların üzerinde hiç anlamadıkları garip işaretler vardı. Reyramon taşın üstündeki yazılara baktı.
—Bu taşların çok eskiden buraya geldiği rivayet edilir. Kimin ne için buraya bu yazıtı diktiği bilinmez. Ama bunun içinde yazanlardan bir kısmı sonradan gerçekleşti. Bu yüzden onun geleceği gösterdiğine inananlar vardır. Bunun üzerindeki yazı çok eski bir dildir. Ama ben bunu biliyorum. Çevirmemi ister misiniz? dedi Reyramon.
—Elbette. Saybırfoniks’ler İmparator Zeyrani’ye zarar vermeden onları bulmamızda bunların bir faydası olabilir, dedi Deniz. Reyramon uzun süre taşı inceledi.
—“Saybırfoniks “Gampolja’nın kurtarıcısı” demektir. Gampolja ileride bir tehlikeye düşecektir. Sorun içinde bir toplum, rezil bir yönetim... Saybırfoniksler olarak anılacak olan bu gruptakiler de herkes gibi insandır. Saybırfoniksler beş kişidir. İkisi Gampolja’lıdır. Üçü de Dünya denen uzak bir gezegendendir. Orası nasıl bir yerdir kimse bilmez. Gampolja’lılardan biri savaşçı, diğeri ise esirdir. Dünya’lılardan biri âşık, diğeri dünyasız, öteki de maceraperesttir. Bu beş kişi bir araya geldiğinde Gampolja’da hakkı olmayanı hak olarak ele geçirmiş biri olacaktır. Hak yiyen zarar verir etrafa. Saybırfoniksler hakkı hak yiyenden alıp hakkı olana vereceklerdir. Hak yiyen buna izin vermeyecektir-”
Deniz bir gün bir delikanlıyla karşılaşır. Delikanlı ona adının Yaosh-hi olduğunu, Gampolja diye bir yerden geldiğini, Gampolja’nın tehlikede olduğunu ve Gampolja’yı sadece Deniz’in de içinde bulunduğu Saybırfonikslerin kurtarabileceğini söyler. Deniz bir müddet Yaosh-hi’ye inanmaz ama oradaki zulmü durdurmak için Saybırfonikslerden biri olup Gampolja’yı kurtarmaya karar verir. Böylece Yaosh-hi’yle diğer Saybırfoniksleri aramaya başlarlar.
—Saybırfonikslerin geldiğini duydunuz mu? dedi Reyramon yemeğini yerken.
—Evet. Ama İmparatorun bu haberi nasıl aldığını bilmiyorum, dedi Deniz istifini bozmadan. Çiğdem endişeyle Deniz’e baktı.
—İmparator’un o bilgiyi nereden öğrendiği sır gibi tutuluyor. O yüzden biz de bilmiyoruz. Ama gerçek şu ki Saybırfoniksler gelmişler. İmparator Zeyrani her yerde onları aratıyor. Saybırfoniksleri bulduklarında onları öldürtecek.
—En doğrusu bu. Aksi halde İmparator Zeyrani’ye olacakları düşünsenize bir. Onları bulmalıyız ama ne yazık ki onların neye benzediğini bile bilmiyoruz, dedi Mania.
—Saybırfoniksler İmparator Zeyrani’ye ne yapabilirler ki? dedi Deniz küçümseyerek.
—Ne mi? Efsaneyi bilmiyor musunuz yoksa? dedi Reyramon hayretle.
—Saybırfoniksleri duymuştum. Ama detayları bilmiyorum, dedi Deniz.
—Onları bulup öldürme görevi bize de verildi. Bu yüzden detayları bilmek bize yardımcı olabilir, dedi Çiğdem hemen.
—Efsaneyi anlatan taş yazıt buralarda bir yerlerde. İsterseniz oraya gidelim, dedi Reyramon.
—Olur, dedi Deniz. Hepsi de yemeklerini yedikten sonra Reyramon ve Mania’yla birlikte dağlara doğru yol aldılar. Dağın içlerine geldiklerinde yıkık dökük taşların bulunduğu alanda durdular. Reyramon taşlardan birine yaklaştı. Deniz ve Çiğdem de taşlara baktılar. Taşların üzerinde hiç anlamadıkları garip işaretler vardı. Reyramon taşın üstündeki yazılara baktı.
—Bu taşların çok eskiden buraya geldiği rivayet edilir. Kimin ne için buraya bu yazıtı diktiği bilinmez. Ama bunun içinde yazanlardan bir kısmı sonradan gerçekleşti. Bu yüzden onun geleceği gösterdiğine inananlar vardır. Bunun üzerindeki yazı çok eski bir dildir. Ama ben bunu biliyorum. Çevirmemi ister misiniz? dedi Reyramon.
—Elbette. Saybırfoniks’ler İmparator Zeyrani’ye zarar vermeden onları bulmamızda bunların bir faydası olabilir, dedi Deniz. Reyramon uzun süre taşı inceledi.
—“Saybırfoniks “Gampolja’nın kurtarıcısı” demektir. Gampolja ileride bir tehlikeye düşecektir. Sorun içinde bir toplum, rezil bir yönetim... Saybırfoniksler olarak anılacak olan bu gruptakiler de herkes gibi insandır. Saybırfoniksler beş kişidir. İkisi Gampolja’lıdır. Üçü de Dünya denen uzak bir gezegendendir. Orası nasıl bir yerdir kimse bilmez. Gampolja’lılardan biri savaşçı, diğeri ise esirdir. Dünya’lılardan biri âşık, diğeri dünyasız, öteki de maceraperesttir. Bu beş kişi bir araya geldiğinde Gampolja’da hakkı olmayanı hak olarak ele geçirmiş biri olacaktır. Hak yiyen zarar verir etrafa. Saybırfoniksler hakkı hak yiyenden alıp hakkı olana vereceklerdir. Hak yiyen buna izin vermeyecektir-”